7 Ocak 2012 Cumartesi

Napacaksın Azerbaycan-Gürcistanda? Bakın Neler Yaptım Azerbaycanda: Bakü



Bütün İlkbahar-yaz başı boyunca ABD planları yaparken işler yolunda gitmedi ve ortada kalakaldım. İşyerinden izin de almış bulundum. Eee ne yapacam şimdi? Avrupa ya gitmek için Schengen vizesi için de yeterli zamanım yok. Bir rota belirlemem lazım; vize istemeyecek, ucuz olacak, 10-12 gün sürecek. Allahım nereye gitsem?

Kafamda sorular uçuşurken ampuller yanmaya başladı. Evet şekilleniyor rotam. Vize yok, Ucuz, 10-12 günlük hem de iki ülke görebilecem. Yaşasınnnnn:) Azaerbaycan ve Gürcistan. Hem bayıldığım rus kültürünün izlerini görebileceğim hem de Türkiye'ye yakın. Konu komşu misali yani. Kime planımı dediysem; Napacaksınnnn oralarda? Gidecek yer mi yok? bla bla blaaaaa. Kulaklarımı tıkadım ve önce uzun zamandır maillerini takip ettiğim sirtcantalilar grubundaki usta gezginlerden yardım almak için mail attım. Birkaç arkadaş dönüş yaptı. Özellikle üstad Metin Denizmen'in Azerbaycan ve Gürcistan gezi notları ışık tuttu.

HADİ YOLCULUK BAŞLASIN

Azerbaycan hava yollarından tek gidişlik biletimi aldım işte. Bol t-shirt, 1 kitap, değişik ceplerde parça parça para, 2 kot pantolon, küçük not defteri ve kalem, cep telefonu ve şarj aleti ile 2 gün sonra da uçaktayım. "Teyyarede sigara içmeyin" yazısını gördüğüm andan itibaren yolculuğumun çok ilginç geçeceğini düşündüğüm yolculuğum başlıyor. Otururken tehlikesizlik kemerini bağlayın! Xilasedici jilet oturaciğiniz altındadır! Zahmet olmazsa gözleyin :)


  Ve işte Bakü havaalanına indim. Bazıları direk gidiyor, bazıları sola doğru yöneliyor. Ne tarafa gitmem gerektiğini kestiremedim. İzbandut gibi bir polis karşıma dikildi. Vizem olup olmadığını sorduğunda tek bir cevabım vardı. Yooooo! Sol tarafı göstererek, oraya gitmemi söyledi. Neden geldin, nerede kalacaksın muhabbetinden sonra 10$ vererek 30 günlük vizemi aldım.

Yahu havaalanından şehre gitmek için hiç mi otobüs, minübüs olmaz sadece taksi ve taksiciler üzerime atlıyor resmen. Fiyat soruyorum. Dünyanın parası. Ulan bende o parayı verecek göz var mı:) Tekrar havaalanın içine girdim. Oradaki polislere çok pahalı olduğunu söylendim sadece. Halime mi acıdığını veya para mı koparmaya çalıştığını anlayamadığım bir polis şehre götürebileceğini ama vardiyasının 1 saat sonra biteceğini söyledi. Hem de para almayacağını. Zaten sabah 06.00. Çok şanslıyım galiba.

30 yaşıma geldim, başıma gelmeyen kalmadı ama halen safım:) Yardımsever polis emmi! yolun yarısında ekonomik koşulların zorluğundan bahsetmeye başladığında hiç bir şeyin karşılıksız olmayacağını anladım. 5 manat verip konuyu kapatacağını düşündüm o da beni yolun yarısında, metroda indirdi sağolsun:)

Eski püskü bir yere doğru girip, binlerce insanın üstünüze geldiğini düşünsenize! Bir banko bulup kart aldım ve ilk defa bu kadar uzun yürüyen merdivenden aşağı iniyorum. Sanki Hades'e gidiyorum:) Aşağıda yine binlerce insan içinden resmi kıyafetli bir abla'dan yardım istiyorum. Biraz bekledikten sonra, (teşbihte hata olmaz) 1800'lü yıllardan kalma ve neredeyse Moskova'dan geldiğine yemin edebileceğim metro aracı yavaş yavaş geliyor. Kapılar açıldığında görevli bayan öyle bir içeri itti ki, başka türlü binemeyeceğimi sonradan anladım. Elimde-omzumda çantalar,tutunacak yer yok, tam pastırma hali! Metro aracı içindeki reklam yazılarını okuyarak (birçok Türk firması veya üniversitesinin)  durakları bir bir geçiyorum. Ha bu arada, yolcular makinist ile konuşabilmeleri için düğme de var:) Eski diğer adıyla İçeri Şeher'e yaklaşıyorum.

Metrodan çıktığımda "oh beeee dünya varmış" dedim.  Her zaman içgüdülerine güvenmeyeceksin! Sola gitmem gerektiğini düşündüm. Meridyen Otel'in yanındaki sokağı bulup hostel'e gideceğim. 200 mt kadar yürüdüm. O da ne! Otel karşımda ama sokak yok. Derme çatma olması lazım bildiğiniz lüx bir semtteyim. Asaf Zeynalli Küçesi (sokağı) bilen yok.

Okuduğum blogda İçeri Şeher'de bulunan Kız Kalesi'ne yakın olduğu yazıyordu. Oraya gitmeye karar verene kadar 2 saat geçti ve gittiğimde de CASPİAN HOSTEL'i kolayca buldum. Hoşgeldin beş gittin muhabbetinden sonra ranzalardan oluşan 8 kişilik odaya eşyalarımı bırakıp, dışarı attım kendimi.

Surlarla çevrili eski şehir den çıkıp caddeleri, sokakları gezmeye başladım. Parklarda oturup Azerilerle  keyifli sohbetler ettim. Suriye gezimden sonra iyice anladım ki, ben şehirleri ve kültürleri öğrenmeyi , o ülke insanlarını tanımayı seviyorum. Öyle çok dağ bayır adamı değilim. Şimdi size Bakü'den gözüme takılanlar:)

Azerbaycan Milli Ansiklopedisi pardon Kütüphanesi :)


Azerbaycan Millet Meclisi


Cumhurbaşkanlığı Binası


Sanat Müzesi


Devlet İşletme Akademisi


Adını Ben Koydum:) Su Damlası Kuleleri


Bakü de Türkiye Esintisi


Bakü de tekstilden bankacılığa,
 elektronikten eğitim sektörüne
 o kadar Türk firmasının mağazaları 
bulunuyor ki, tahmin bile
 edemeyeceğiniz yerel firmaları
 bir anda karşınızda görebilirsiniz:)

Resimlerde Bereket Döner ile Efes el ele:)
 TR de Bereket Döner dini bir firma iken
AZE de kendini dağıtmış görünüyor:)













Bize Göre İlginç:)





Azerbaycan'a gelmeden önce Türk-Azeri yoğunlukta olmak üzere Rus ve İngilizlerin mezarlarının da olduğu Şehitlik Hıyabanı ile ilgili yazı okumuştum. 1918 de Kafkas Cephesinde ölen askerlerimizin mezarlarını görmek iç burkucu :( TC buraya bir camii yaptırmış ve Türk bayrağı dalgalanıyor. çok hoşuma gitti:)



Adını bilmediğim cadde, sokaklardan geçiyorum. Tertemiz her yer, bir sürü park, tarihi binalar, heykeller.. beni en çok etkileyen binalardan biri Azerbaycan Milli Tiyatro Akedemi Binası. Türkiye'de bir bir kapatılırken veya AVM'lerin içine tıkılırken hayran olmamak elde değil.


Biraz da Bakü'ye yukarıdan bakalım.
Rus esintisi tarihi binaları sarmış derken bir anda karşınıza modern binalar çıkabiliyor. Metropol olma yolunda hızla ilerlediğini anlayabiliyorsunuz. İstanbul'dan sonra yaşayabileceğim ikinci şehir burası olabilir, diye düşünüyorum.










Bakü'nün Hazar Denizi kıyısındaki ünlü Bulvar caddesine doğru yöneliyorum. Versace gibi ünlü markaların, parkların, restaurantların ve çay bahçelerinin olduğu lüx bir bölgedeyim. Kimseyi umursamadan çimenlerin üzerine oturuyorum. Ne de olsa yabancıyım. Bilmeme hakkımı kullanıyorum :) Saatlerdir yürüyordum ve ayaklarım acıyordu. Ayakkabılarımı çıkardığımda pişmiş, altı su toplamış ve şişmiş olduklarını gördüm. Bu bana çok pahalıya (1 gün yürüyememe) malolacaktı. Hostelde kaldığım ertesi gün İspanyol bisikletçilerle tanıştım. Çat pat ingilizceyle hoş sohbetler ettik :) Adamlar İstanbul'dan pedal basmaya başlamışlar. Karadeniz, Gürcistan'ı geçerek gelmişler ve rotalarında daha Kazakistan, Türkmenistan ve Kırgızistan gibi ülkeler var. Gıpta ettim ne yalan söyleyim:)


Özellikle 30-35 yaş üstü Azeriler iyi derecede Rusça biliyor. Bazı tabelalarda hem Azerice hem de Rusça yazılar var. Dikkatli dinleyince Azerilerle çok rahat anlaşılabiliyor. Hostel'de kalmak çok keyifli çünkü bir anda İspanyol, Koreli, İranlı, Fıransız, Almanlarla içiçe olabiliyorsun. Herkes birbirine yol maceralarını anlatıp önerilerde bulunabiliyor. Hatta Tiflis'te kalacağım hostel'in adresini buradayken aldım. Hostel sahibinin kızının doğum günü partisi de unutamayacağım güzel anılardan biri oldu:)

Su toplayan ayaklarım için Rusya'dan geldiğini düşündüğüm bir krem ile iyileştirmeye çalışıyorum. Hostel'e yakın KIZ KALESİ'ne çıkmak için gidiyorum. Kale'nin tepesinde bir kız "Anamı istiyrem" diyerek ağılıyor, intihar etme teşebbüsünde. 2 saat süren ikna çabalarından sonra bir polis kızı tutup aşağı indiriyor ve biz de nihayet kaleye çıkabiliyoruz. 

Bakü, pahalı bir şehir. Temmuz-Ağustos gibi hiç çekilmiyor. Rüşvet, turist kazıklama gibi olayları çok ama tarihi, kültürü, denizi, gelişimi, insanları için kesinlikle görülmesi gereken bir şehir. Bir daha gidesim var desem yalan olmaz:)

Artık Bakü'den ayrılma zamanı. Tren, gar, istasyon, katar gibi kelimeleri kimse bilmiyor. En son "cuf, cuf, cuffffff" ile derdimi anlatıyorum. Meger, Vağzal deniliyormuş. Şeki isminde bir şehre gitmek için bilet alıyorum.

1 yorum:

  1. Şahane olmuş yazın tebrik ediyorum :)
    İnsan ne yaparsa kendisi için yapar başkaları sadece konuşur hemde boş konuşur .

    YanıtlaSil